28 Ağustos 2009 Cuma

E-mek-li-yo-rummm

Valla ister Emir emeklemeye başlamış deyin, ister yok bu emekleme değil sürünme, komando yürüyüşü deyin ne derseniz deyin. Yalpalayarak da olsa yapıyoruz kendi çapımızda birşeyler.

İşte izleyin görün:

27 Ağustos 2009 Perşembe

Bir Mimlenme Vakası

İlknur teyze bizi mimlemiş, (ya da yanlışlık oldu biz üstümüze alındık) neyse kendisine teşekkür edip ardından da gerekenleri yapalım. Önce adet üzere logoyu koyalım;



Görevimiz, 7 ilginç özelliğimiz yazılacakmış, ben bu işe önce babam ve annemden başlamak istiyorum.

Sevgili babam,

1) Tamirat işlerini çok sever, o kadar ki en basit işe mühendislik tekniğiyle müdahale eder.
2) Mantar yemez, pizzada bile.
3) Fıkra ve askerlik anılarını anlatmaktan çok hoşlanır, bunu daha önce anlattın denilmesine rağmen durmak bilmez.
4) Ufak sesleri, vızıltıları, çızıltıları duymaz, duyup da işine gelmeyenleri ise hiç duymaz. Bu konuyu annemi sinir etmek için kullanır.
5) Arabasını çok sever.
6) Beşiktaşlıdır, herkes öyle olmak zorunda diye düşünür.
7) Aile kökeni Trabzon’a dayansa da Karadeniz şivesiyle konuşmayı beceremez, kolbastı, horon, üçayak oynayamaz. Kendisi hala bunu kabul etmiyor ama “baba oynayamıyorsun lütfeeeen…”

Sevgili annem,

1) Beni çok ama çok sever. Benim için yaptıklarını bir hiçmiş gibi düşünür. Bana iyi bakamıyormuş gibi hisseder. Korkuyorum 20 yaşına gelince bile “Emiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiir, yavruuuuuuuuuum” gibi çağıracak peşimden.
2)Çocuk da yaparım, kariyer de… formatına uyar. Her alanda başarılıdır. Nazar değmesin.
3) Bazen sinirlerini baya bi zorluyorum gibi, gibisi ne kelime zorluyorum itiraf ediyorum. Ama yine bir gülücük atıyorum, bitiyor her şey. İyi çözdüm ben bu işleri. Annecim sen bana kızamazsın.
4) Bizler için, herşeyin en iyisi en güzeli olsun istiyorsun, bunlarda da haklısın. Babam da bu konularda “Bakarız” felsefesi güdüyor hep.
5) Solaktır, ancak yine de sağını solunu karıştırır, bilemez.
6)Babamın ısrarlarına rağmen Beşiktaşlı olmayı reddediyor. Ama Fener’in bir tane bile futbolcusunu bilmeyen bir Fenerli’dir kendileri.
7)Topuklu ayakkabıyla araba kullanamaz. Ama yine de topuklu ayakkabı alır.

Şimdi de ben, henüz altı aylık olmama rağmen benim de ilginç özelliklerim var sanırım

1)Giyinmekten, giydirilmekten hiç hoşlanmam, popo üstü geri geri kaçabildiğim kadar kaçarım.
2)Babamın güftesini yazdığı “Oğluşum oğluşum” ninnisine her türlü şart ve durumda bayılırım, gülerek tepki veririm.
3) Tavan lambalarında beni çeken bir şey var ama ben de halen çözemedim.
4) Biraz (biraz az kaçtı galiba) inatçıyım gibime geliyor.
5) Ağlamayı pek sevmem, ağlamam da. Ama annem “senin içinde canavar var” diyor. Öyle sesler çıkarıyormuşum.
6) Bir de çok meraklıyım galiba. Annem babam öyle diyor. Yeni bir şey görsem ya da yeni bir ortama girsem, sürekli etrafı inceliyormuşum. Teyzemin odasında küçük bir fanus içinde balıklar var. Yanında da dikiş makinası. Teyzem bana balıkları göstermeye çalışıyor. Benim ilgimi dikiş makinası daha çok çekti.
7) Saat kaçta yatarsam yatayım sabah 6 buçuk dedin mi kalkarım, içimdeki canavarla yatanları da kalkmaya mecbur bırakırım. Heeeeaaaaaaaaaahhh !

NOT; Babamın özelliklerini annem, anneminkileri ise babam yazmıştır. Ben sadece elçiyim. Elçiye zeval olmaz.

Ben de teyzem Jeliboncuk'u mimliyorum.... Elim sen de teyzeeee...

23 Ağustos 2009 Pazar

Ramazan Geldi Hoş Geldi













Onbir ayın sultanı Ramazan da geldi. Biz kendisiyle geçen sene tanışmıştık ancak o dönemler annemin karnında idim. Şimdi yüzyüze görüşme imkanı bulduk. Gerçi benim henüz kendisiyle bir ilgim yok ama olsun. Tanıştık görüştük geldiğine çok sevindik.

Bu arada Ramazan dolayısıyla değil yeni olduğu için mama sandalyem bomboş. İnşallah çeşitli mamalarla süslü mama sandalyemin ve de iftar sofralarının resimlerini en yakın zamanda sizlerle paylaşacağım.

Herkese hayırlı Ramazanlar ;)

Hurhur


Bugünlerde yine blogumu ihmal ettim, ancak hem havalar çok sıcak hem de yazacak pek yeni birşeyler yoktu. Bu arada tanıştırayım arkadaşım Hurhur. Resimdeki halimiz durumumuzu anlatmaya hacet bırakmıyor sanırım.